Türkçe İçerik

3 Nesil Rock Konserinden İzlenimlerim

01 Jan. 2014

Dün Ankara’da inanılmaz bir gece yaşandı sevgili müzik sever dostlarım… Hala etkisindeyim. Hoş bu biraz da geceyi az önce sonlandırmış olmamdan da kaynaklanıyor olabilir mi demedim değil şimdi 🙂 (Saat 9.00) Çünkü gecenin kahramanlarıyla sabahlara kadar sohbet ettik, planlar yaptık… yalnız o son dürümü yemeyecektik 😛

Şimdi öncelikle, son zamanlarda bayılarak dinlediğim Sırmalı’yı sonunda canlı da izleyip muradıma erdim. Oğuz’u Devlet Opera ve Bale sahnesinde izleyip de ‘ya acaba bar sahnesinde olur mu’ diyeniniz varsa eğer… Haha!  Adam son derece Rock’n’Roll’du sahnede; performansının muhteşem olacağı zaten beklentimizdi, ümidimizi boşa çıkarmadı müzisyen, büyük bir rahatlıkla oktavlarca parçaları söyledi.

Seyirciden tepki harikaydı. Ben ön sıralarda kendimden geçtim, hehe.  Deniz o muhteşem soloları dört farklı gitarıyla bir güzel döktürdü. Onun sahnede ne kadar ‘metal’ göründüğünü söylememe gerek yoktur sanırım, adam tam olarak o ‘sıfatla’ doğmuş zaten… Mutfakta yumurta kırarken bile rockstar duruşu vardır kesin 🙂
Erman ve Serkan da şahaneydi, gözlerimiz Olcay’ı aramadı değil ama klavyenin yokluğunu hissettirmediler doğrusu. Sound mükemmeldi diyemem ama (kimi kızdırdım acaba :D) bu adamlar CD kalitesinde çalıyorlar sahnede! Ben yine de Olcay’ın da olduğu bir konser için sabırsızlanıyorum…
Aslına bakarsanız ben Sırmalı’nın gelecekteki tüm konserleri için sabırsızlanıyorum.

Sondan başladım geceye yine ama hemen başa döneyim. İlk grup Denizci’nin Kedisi idi. Keyifli bir grup, ben ilk defa dinledim. Ama seyircinin şarkılara eşlik etmesinden bunun benimle alakalı olduğunu anladım elbette. Gece boyunca sound’larını  bir grubunkine benzettim durdum, sonunda müzik uzmanı dostum Nurettin’le (nam-ı diğer Nuri baba J ) Mazhar, Fuat, Özkan’ın biraz daha rock versiyonu olduklarına kanaat getirdik. Ama ben ‘hah şunlar işte ‘ diyemediğim için ‘neydi, neydi’ diye hala düşünüp duruyorum. Eğer tahmini olanınız varsa, bana yazınız 🙂

Gelelim bana bugün kalemi elime aldıran asıl meseleye… Dün 3 NESİL ROCK KONSERİ’nde sahne alan üçüncü grup, Supermoon’du. Bu geceyi organize edenlere bu grubu tanımama vesile oldukları için teşekkürlerimi sunarım.  Bas gitaristleri sevgili dostum, güzel insan, Mehmet Öztürk zaten çok sevdiğim, tarzına bayıldığım bir basçıdır. Ben klinik derecesinde progresif hastasıyım, bas ve davul benim için ritim enstrümanından öte şeyler müzikte.  Bir kere bas mikste kaybolmayacak her şeyden önce, ben baslarımı duymalıyım. Basçı iyiyse, bir de arada mini soloları varsa, benden keyiflisi yok. İşte sevgili dostum Mehmet sahnesinde bana o güzel anları senelerdir yaşatanlardan. Grubun diğer yetenekli üyeleri Hakan Kılıç ve Çağlar Töngür bana yeni. Fena halde de yetkin müzik yapıyorlar ama konuyu daha da uzatmadan dün ağzımı açık bırakanın ne olduğunu artık belirteyim. Batu Akdeniz_ sevgili dostlarım, affınıza sığınıyorum_YUHA!

Size prog hastası olduğumu söylemiş miydim 😛 Dolayısıyla ben tiz erkek vokallerinin de hastasıyım. James Labrie (Dream Theater), Geddy Lee (Rush), Kelly Sundown (Darkology, Epysode), başta olmak üzere Michael Eriksen (Circus Maximus) , Damian Wilson (Star One, Threshold, Headspace) , Geoff Tate (Queensrÿche), Tommy Karevik (Seventh Wonder, Kamelot), Claudio Sanchez (Coheed and Cambria), Michelle Luppi (Vision Divine, Secret Sphere)… E liste uzun, ne kadar devam etsem birilerini unutacağım kesin… işte Bruce Dickinson (Iron Maiden),  King Diamond (Mercyful Fate, King Diamond, Black Rose), Michael Kiske (Helloween), Fabio Lione (Rhapsody of Fire, Labyrinth, Vision Divine), Kai Hansen (Gamma Ray, Helloween), siz anladınız beni.

Neyse, sözü dağıtmakta üstüme yok! Dün Denizci’nin Kedisi sahneden inince biz Nurettin ve Harley’ciler çetesiyle dışarıya hava almaya (:P) çıktık. Biz lafa dalınca ikinci grup sahneye çıkmış. Ben içeriye içki tazelemeye giderken muhteşem bir parça duyduğumda fark ettim durumu. Ne çalıyor diye bakınırken sahnede süper-cool saçlı bir çocuğun yüzünde bir gülümsemeyle parçayı seslendirdiğini gördüm. Akıllara zarar arkadaş! Çenemi yerden toplayıp, Nurettin’e koştum. ‘Çabuk, bunu duyman lazım!!!’

Dün mekâna geldiğimde grubu tanımayan bendeniz Ankara müzisyeninin dostu Tolga Güngör’e sormuştum kimdirler nedirler diye. Aldığım cevap ilgimi uyandırmıştı doğrudan ama önceden duyacağım hiçbir şey beni bu yeteneğe hazırlayamazdı. Ben yeni bir yetenek keşfettim diye sevinip bu yazıyı yazarken az önce müzisyenin sayfasında gördüğüm 1998 yılından kalma Hürriyet gazetesi kupüründen anladım ki Batu meğer 5,5 yaşında keşfedilmiş. Haha, birkaç yıl geç kalmışım 😛

BA-YIL-DIM! Batu öyle rahat çıkıyor yüksek notalara ki anlatılmaz. Çok da keyifli söylüyor. Hani sahnede sakin sakin tatlı tatlı söyler ya bazı vokalistler ama ağzından bildiğiniz ‘canavar düdüğü’ gibi ses çıkar… Benzer hisleri Alice In Chains’in Layne Staley’i kaybetmemiz üzerine kendisinin yerini alan William DuVall’ı ilk gördüğümde yaşamıştım…
Bu şahane insanlar şu sıralar albüm kayıtları için stüdyoya girmişler. Sabırsızlıkla bekliyorum!

İçlerinde Arjen Lucassen (Ayreon, Star One, Guilt Machine), Kelly Sundown, Samuel Arkan (Epysode), Barry Thompson (The Anabasis), Bobby Williamson (Eumeria)’ın da bulunduğu bir dolu müzisyenin benden vokalist ve müzisyen önerisi istemesi üzerine oluşturduğum ‘önerilecekler listeme’ Batu’yu hemen aldım.
Özetle, Supermoon’un yakında çıkacağını umduğum albümünü kaçırmayın!

Unutmadan, bu benim The Big Bus 1982 Ankara‘da izlediğim ilk konserdi. Mekân gerçekten harika, bana Londra günlerimi hatırlatıp biraz acı çektirse de Kızılay’da uğrak mekânlarımdan biri olacağı kesin. Sevgili Tuncay Baki Uğantaş’ın bizim müzisyen- gazeteci masasının yanaşıp, sohbete başlaması, biz gittiğimiz an mekânı kapatacak olmalarına rağmen nezaketinden ‘yok yok gerçekten onun için gelmedim demesi‘ geceyi daha da güzel yapan ayrıntılardan biri olarak yerini aldı 🙂

Bir dahaki konserlerde görüşmek üzere…

Benim ajandama göre 26 Ocak Pazar IF’te Fethi Okutan, 29 Ocak Çarşamba Vera Müzik organizasyonuyla İstanbul Küçükçiftlik Park’ta Iced Earth… Biz Ankaralılar için Cüneyt Özer tur düzenliyor, otobüste bana da yer bırakın 🙂  Bu yazıyı yazarken bir yandan Fethi’nin albümünü dinliyorum ve ikinci kez affınıza sığınıyorum… YUHA! Albüm elime ulaşır ulaşmaz hemen benim yabancı yazarlara gönderiyorum, yakında albüm kritiği için sitemi ziyaret ediniz 🙂

Iced Earth’ün son iki albümdeki vokalisti Stu Block’la yaptığım ve Blabbermouth’ta yayımlanan röportajımı dinleyiniz.
Youtube kanalıma abone olunuz.
Facebook sayfamı beğeniniz.
Yepyeni müzikler keşfetmek, dünyanın dört köşesinden müzik aşkını paylaşan insanlara, müzisyenlerle sohbet etmek, kendi müziğinizi paylaşmak için Facebook grubuma katılınız… Eksik olmayınız  🙂

You Might Also Like

No Comments

    Leave a Reply