Türkçe İçerik

Dalışa Dönüş

Bir öğretmen çocuğu olarak tatillerim 3 ay denizlerde geçti aslında ama dalış radarıma girmemiş bir şekilde. Taa ki 2013 yılında bir İngiliz arkadaşım “organizasyonu yap, Türkiye’ye dalışa geliyorum diyene” kadar.  

Kaş’ta bir dalış okulunu ayarladım hemen. Kendim de eğitimini alacağım, kafaya koydum. Ben bir iki gün önceden gittim, sora soruştura okulumu buldum ve “1 yıldız eğitimi almak istiyorum” dedim. Önce deneme daldıracağız dediler, “gerek yok ben kararlıyım” dedim ☺️. Kafa böyle çalışıyor yapacak bir şey yok. Deneme zorunluymuş, “tamam” dedim ve su altıyla oracıkta tanıştık.

Su altında her şey çok doğal geldi bana. Regülatör ile nefes almayı hiç yadırgamadım, balıkları görmem de her şeyi unutmama yetti. 1 yıldız eğitimimi de hızla tamamladım.

Ben buradan ilerlerim sık sık dalarım diye düşünüyordum ama durum öyle olmadı.

Ertesi sene tecrübe dalışı yapmaya gittiğimde sağ kulağım bir türlü eşitlenmedi. Tecrübesiz olduğum için de ağrı-sızı inmeye devam ettim. İlk dalış sonrasında durumu teknedeki eğitmenlere izah ettim, “ikinci dalışa katılmayayım” dedim ama “bir şey olmaz, kulağın eşitlenmeseydi inemezdin” dediler ve ikinci dalışa devam ettik. Yüzeye 3-5 metre kala kulağımda sonradan “ters sıkışma” olduğunu öğrendiğim müthiş ağrılı gürültülü rahatsızlığı yaşadım. Kulağımda kola şişesi açılmış ve basınç açığa çıkmış gibi oldu. Ankara’ya döner dönmez bir KBB doktoruna göründüm ve o muayenede dalış hayatıma büyük bir nokta konuldu. Doktor kulağıma bakar bakmaz bana bağırmaya başladı: “Sen cahil misin? Zeka özürlü müsün? Sen kulağını sokakta mı buldun?” Evet hiç abartmıyorum, ağır hakaret yedim doktordan. Az daha kulağımı kaybediyormuşum, öyle söyledi…. “Kulağından kıymetli mi, dalma” dedi ve konu kapandı. Ben yeni başlamış olan dalış hayatımı bir anda sonlandırdım.

Soranlara “fiziksel engelim var, dalamıyorum” diyerek 6 sene geçti.

Sene 2020. Bizim Mülkiye koşu grubundan Funda, Sarımsaklı’da bizim apart otelde kalıyor, dalışa gidiyor ve beni de davet ediyor. Dedim ki kendi kendime “Senem, eğer bir gün yeniden dalmak istiyorsan, o gün bugündür.”

İlk gün gidemedim Funda’yla. Bu yaz (ya da herhangi bir başka yaz) dalış yapmayı planlamadığım için bir kulak muayenesi de yaptırmamıştım üstelik. İkinci gün bir cesaret gittim Providers Dalış Okulu’nun teknesi Yalın’a, bundan sonra 3 hafta boyunca yaşanacaklardan habersiz ☺️

Küçük bir kedi yavrusu gibi girdiğim teknede hemen hikâyemi anlattırdılar. Tekne amiri Nuri Büyükdilsiz ve Dalış Eğitmeni Hıdır Doğan bana çok da çaktırmadan minik bir toplantı yapıp durumu değerlendirdiler. Yaklaşık 10 dakika sonra Hıdır Hoca’nın yanıma gelmesi ve “Seni ben daldıracağım. Birebir dalacağız, yavaş ineceğiz ve hiç zorlamayacağız. Kulağın eşitlenmezse dalışı sonlandırırız, lütfen hiç merak etme” demesiyle benim tüm endişelerim püff diye dağıldı gitti. Güler yüzlü can parçası stajyerleri Akif, 1 yıldız olmama (yani sorumluluk bende olmasına) rağmen ekipmanımı hazırlamama büyük bir mutlulukla yardım etti 🙏 Her dokunuşla daha bir rahatlıyordum.

Hazırdım, suya girdik. Bir gün önce maske tahliyesi, BC kontrolü gibi en temel becerileri bir video aracılığıyla hatırladığım için epey rahattım. Hayat karmaşasını su üstünde bıraktım ve huzurla girdim su altına. Kulağım kolaylıkla eşitleniyordu, eşitlenmediği yerde Hıdır Hoca beni sabırla yükseltiyordu, sonra tekrar aşağı. Birkaç dakika içinde bana bilgisayarını gösterdi. Ben anlamadan 18 metreye inmiştik bile, yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Gerisi tamamen huzur, mutluluk ve eğlence. Yüzeye döndüğümüzde teşekkürlerimle Hocayı yordum 🤭

Genelde mutluluk halinde çenesi düşen ben, yaşadığım şaşkınlık ve doğanın karşısındaki aczimin de idrakiyle sus pus olmuştum. 6 yıldır bittiğini düşündüğüm dalış hayatımın yeniden başlamış olma olasılığı karşısında küçük bir şok yaşıyordum.

Derken Nuri Abi teknedeki ünümü belirleyecek o meşhur soruyu sordu. “İkinciyi yapacak mısın?” Yıllardır bana sorulan bu soruyu bir çırpıda tanıdım. İkinci çocuğu soruyor. Önüne gelenin bana bu soruyu sormasına alışkın olan ben, neden şimdi bana bu soruyu sordular diye sorgulamadım. “Yok Nuri abi” dedim. “Bir tane yeter” büyük bir sessizlik olunca, cevabımı pekiştirmeye devam ettim. “Zaten ortada koca falan da yok, hatta aday bile yok” Sessizlik ve şaşkınlık daha da büyüdü. Herkes bana soru işareti olarak bakıyordu. Bir anda durumu idrak ettim. (SONUNDA!) “ Haaa dedim, sen dalışı soruyorsun” 😆

Tüm tekne koptu, herkes yerlerde, ahahah. Azotun herkes üzerinde bir etkisi muhakkak vardır. Bende IQ puanı düşürüyor belli ki 🤦🏻‍♀️😄

Nuri Abi’nin deyimiyle, bu cevabımla adımı tekne tarihine altın harflerle yazdırmış, bayrağı Everest’e dikmiştim. Bir 10 sene kimse beni geçemezdi. Ahem, hangi konuda olduğunu sanırım anladınız, ahem. 😁

Bu arada Hıdır Hoca “koca yok” sözümü “hoca yok” olarak anlamış. Biraz da içerleyip “ben yardımcı olurdum “ demiş. Allahtan ben o kısmını duymadım. Hatlar daha bir karışırdı, ahahah.

Bundan sonra teknede geçirdiğim her gün, yeni tanıştığım insanlar bana onuncu dakikada “aaa o sen misin” dediler. Ayvalık dalış camiasında epey ünlü oldum anlayacağınız 😁

Şeytanın bacağının kırılmasının ardından, tekneye hemen her gün gider oldum. Kayıt defterimi Ankara’dan getirip de dalışları işlediğimizde bir de baktık, iki yıldız için yeterli dalışım olmuş. Hiç zaman kaybetmedik tabii. Tek bir dalış bile yapma niyetimin olmadığı tatilden iki yıldız dalıcı olarak döndüm. Üzerine bir dolu derin tecrübem bile oldu.

İlk derinim Ecevit’in Bahçesinde oldu. Tecrübeli dalıcılar bunu duyunca hepsinin cevabı WOW 😲oluyor. Hatta o dalış noktasını hiç görmeyen dalıcılar vardı teknede. “Çok şanslısın” dediler.  Değerini anlayacak kadar parkuru göremedim ama ilk kırmızı mercanımı gördüğüm an sonsuza kadar aklıma kazındı. Tek kelimeyle ‘büyüleyici!”🥰

Mezuniyet günümde biraz tedirginlik yaşadığımdan olsa gerek, kulağım kolay eşitlenmedi. Derin dalışlarda hep öyle olacak sandım. “Hah” dedim, “yine bitti benim dalış macerası” . Ama ertesi gün her şey normale döndü. “Kerbela’ya indik. Sanırsın yıllardır derin dalıyorum, öyle doğal geldi her şey. Hele kulaktı, basınçtı, yüzerlikti gündeminizden çıktı mı, tam bir harikalar diyarı suyun altı.

Sonsuzluk, sessizlik, huzur… Nefesinizin sesinin verdiği dinginlik ve mutluluk. Tarifi yok.. Yaşamak gerek..

Ercan Öz

Tabii eklemek lazım, dalış sadece suyun altında geçen 30-40 dakika değil. Tekneye adım attığınız andan gece gözlerinizi yumana kadar hissettiğiniz her duygu deneyimin bir parçası. Güzel insanlarla çevrili olmak o deneyimi bin kat daha güzelleştiriyor doğal olarak.

Prodivers ile yolum kesiştiği için mutluyum, şanslıyım. Nuri Abi başlı başına bir deneyim zaten. Kafa zehir gibi hızlı. Bana sorduğu o meşhur soru ve yaptığı bir iki espriden sonra, her konuşmamızda “yahu adam böyle diyor ama gerçekte acaba bana ne diyor” diye düşündüğüm birkaç gün var 😅

Hıdır Hoca işinin ehli bir eğitmen. Huzur veren enerjisiyle beni sıfırdan değil eksilerden aldı geri getirdi. 🙏

Teknenin ablası (ya da abisi mi demeliyim :P) nev’i şahsına münhasır Nedret abla. Anlatılmaz yaşanır. 😍
Nur teknenin neşesi, benim gibi her şeye yükseliyor ☺️❤️
Stajyerler Akif – Faruk ikilisinin hakkı ödenmez. Hem talılar, hem çalışkan. İş zamanı iş, eğlence zamanı eğlence.
Hicaz Kaptan ayrı bir efsane. Son günümde dönüş rotasına geçtiğimizde teknenin ön kısmına (teknik adını bilmiyorum vallahi) oturmuş, yolculuğun tadını çıkarmayı planlıyordum. Duşumu almış, kuru kıyafetlerimi giymiş yolun tadını çıkarmaya hazırlanmıştım. Denize adam gibi veda etmeli, Ayvalık koylarının adalarının tüm ihtişamını içime çekmeliydim. Kaptan motoru çalıştırmadan hemen önce yanıma geldi ve bana “yeriniz çok güzel, Ayvalık’a kadar oradan hiç kalmayın” dedi. “Aynen öyle planlıyorum kaptan” dedim. Bu arada yanıma sevgili hocam ve teknenin efsane sahibi Kubilay Hoca geldiler. Neşeli bir sohbet içinde yola koyulduk. Bu keyif tam tamına 3 saniye sürdü. Yönümüze dönmemizle tekne boyunu aşan bir dalga yedik. Şampuanlı saçlarım ve tertemiz kıyafetlerimin sırılsıklam olmasıyla kaptan köşkünden bir kahkaha yükseldi 😅 Kaptanın belli ki bu anın tadını yalnız çıkarmaya gönlü razı gelmemişti, az sonraki şov için bilet kesmiş ahaliyi yanına toplamıştı, hahaha. Dalgalar boyumu aşa aşa bir 10 dakika dayandım. Her dalgada içerden Nedret ablanın kahkahası duyuldu 😁

Ercan Öz

3 hafta boyunca teknede tanıdığım herkes artık unutulmaz. Suda ayrı, karada ayrı tatlı Metin, 2 yıldız eğitim deneyimimi asistanlığı ile zenginleştiren Utku, muhteşem su altı fotoğrafları ve harika kişiliği ile Ercan, bisiklet tecrübelerini cömertçe paylaşan Hasan, her biri farklı dokunuşlarla mutluluk veren Selver, Toygar, Engin, Onur, Gürcan, Murat Can, Orkun, Damla, Sinan, yan tekneden Özkan ve tabii benim can dostlarım Berfu, Funda, Işıl, Mustafa, Tülin ve Çala ❤️

Bu tarifsiz duyguları yaşadığım ve nicelerini yaşayacağım için, kendime harika bir tekne, bir aile bulduğum için, sürekli şükrediyorum.   

Bu yazıyı okuyup Prodivers’a gidenler olursa, kendilerinden teşekkürleri bilahare kabul ederim 😉

Sevgiyle,

Lady Obscure

You Might Also Like

No Comments

    Leave a Reply