Sokak Kavgası
Sabah yeni uyanmıştık, sevgili sevgilim sabah insanı olduğundan mütevellit tüm enerjisi ve parlaklığıyla bana güzel şeyler söylüyordu. Ben de sabah mahmurluğu ile sınır zeka arasında bulunduğu iddia edilen çorak topraklarda, Orta Anadolu kırsalı insanı numarası yapıp, aşırı gizli zeka depomun yedek güç ünitesinin dibinde kalmış IQlarımı sağa sola sıçratarak şımarıyordum. Çok şirin bir canlı olmasam da o ara kendimi koşup oynayan koca popolu bir golden yavrusu gibi hissediyordum. Neyse tam bunlar benim fakirhanede yaşanırken önce küfür mü yoksa acı fren mi yoksa önce fren balatası sonra anne sevgisinin cinsel içerik kazandığı bir an mıydı o arayı pek duyamadım ama güçte bir dalgalanma hissettim. Emekli bir sith lordu olduğumdan dolayı hemen kafamı pencereden dışarı uzattım ana bir de ne göreyim.
Gang Bang ya da Swinger evladı olduğuna dair tescilli belgesini elinde taşıyan, çok yüksek ihtimalle sevemediklerimize rey ve gönül vermiş, elleri ve o güzel ayacıkları toynaktan mamul göynü ise tezekle bezeli, beynini ise acısız bir operasyonla yıllar önce alınmış, adı çok yüksek ihtimal Abdulmuttalip, Taha, Hamza ya da Nurullah gibi devlette kadro garantili bir şey olabilir canlısı, bağır bağır ses çıkartıyor. Tabi benim adım Mehmet yerine Muhammed ya da Mücahit olsa kesin Diyanet İşleri başkanı ya da ne biliyim varsa okulda din kolu ya da o da olmadı din öğret-meni (kutsal mesleğimiz hakkında meni dediiiiiiiiiiiii) yaparlardı. Neyse gerekli gereksiz detaylarla boğmayayım sizi. Ben kendisine bundan sonra uronsbu evladı olarak sesleneceğim şimdiden söyleyeyim, sonra aaa bu nereden çıktı demeyin. Bakın bir kere daha hatırlatıyorum uronsbu evladı.
Yıllarca Dostoyevski’ye ulan ne güzel insan tahlili yapıyor, betimlemeleri insanüstü falan diye hayranlık duyardım, ama şimdi aslında ne kadar boş beleş bir herif olduğunu benim yaptığım bu düzeyli betimlemelerin yanında ancak sıradan bir yazar olduğu gerçeğiyle demin çarpıştım, pardon demek için ağzımı tam açmıştım ki; dikkat etsene öküz dedi, sonra gözlerimi iyi ki yapmışlar ulan herifler çalıyor, çırpıyor diye boy boyladığım soy soyladığım, laf söz ettiğim güzide şehir hastanemizin acil servis bölümünde açtım demek isterdim ama o sıra bana laf eden Rus arkadaşın defin işlemleriyle meşgul olduğum için sadece gözlerimi açıp kapayıp hayır siktir ol git diyebildim kafama üşüşen düşüncelerime.
Ay dur oğlum yine konuşur gibi daldan dala atlayarak yazmaya başladın, bir nefes al yavaşla walla takip edemiyorum sen mi dedin o mu bir şey yaptı kaçırdım. Hiçbir şey kaçırmadın bebeğim kendi kendime saçmalayıp havanda su dövüyordum alışılageldik olarak. Zaten ne yani benim anlattığım şeylerden bir şeyler öğrenebileceğini falan mı sanıyorsun havagazı, gazozağacı benim konuşmalarımın yazılarımın hemen hepsi. E ne olmuş fren mren bir şeyler söylüyordun. Ha fren öpsün seni Zeki Müren ahhahahhaa.
Tamam; daha önceki bölümlerde ziyadesiyle adı geçen urosnbu evladı, yaklaşık 11 metre 83 santimetre (nasıl bir yaklaşık hesapsa) uzağındaki bir kuryeye-aslında kendisinde bulunan kişilik özelliklerini yansıtma yapmak suretiyle- küfür kıyamet giydiriyordu. Kendimi tutamayarak dışarı çıktım. Tıknaz, tepesi kel, sakallı, buram buram ter-apış arası-kulak arkası yağı-göbek deliği pisliği-yıkanmamış kıç çatalı kokan, yerli ve milli-dürbünsüz uzaktan bakılsa bile Kırkpınar yağlı güreşleri kadrosunda ismini bulamayacağınız bir canlı türü mik mik ötüyor. Uronsbu evladı pazar günü sipariş yetiştirmeye çalışan-ekmeğinin derdindeki bir emekçi kardeşimizi, kuryenin hareketlerine bakılırsa bizim uronsbu evladından fersah fersah iyi aile terbiyesi almış ve örgün eğitim de rağkibine fark atmış olan bir kuryeyi tartaklıyordu. Uzaktan duyabildiğim kadarıyla uronsbu evladı kaskına yumruk attığı zaman bile istifini bozmadan bana vurarak kendine zarar veriyorsun diyordu. Ama izan ve irfandan nasibini almamış, aklınıza gelen her türlü pozitif durumdan yoksun bizim uronsbu evladı IQsü elverdiğince nöğğ möğğğ hööeöerakkkkktuuww gibi sesler çıkartıyordu. Anladığım kadarıyla; ben tam bir uronsbu evladıyım, annem eşeklerle cima yaptığı için hayata karşı çok öfkeliyim, öyle laftan sözden anlamam beni doğrudan vurun da hem can çekişmeyim hem de bu güzel dünyayı daha fazla pisletmeyeyim kavlinde bir şeyler söylüyordu. Tabi bu benim anladığım kadarı, pek öyle anlayışlı bir insan evladı olmadığımı önceki yazılarımdan, televizyon reklamlarımdan, basın açıklamalarım ve Büllük yayınlarından çıktığı gibi 31. baskısına ulaşan güzide eserim “Ben Neden Böyleyim” isimli kitabımdan hatırlayanlarınız olabilir. Olmazsa kitabın 31. sayfasını okuyanlar bana oldukça hak vereceklerdir.
Neyse konuya olan ilginizi yitirmeden devam edeyim. Uronsbu evladı kendilerini ayırmaya çalışan heriften mi güç alıyor bilmiyorum ama sinkaflı küfürleriyle kurye oğlanı darlamaya devam ediyordu. Vuruyor vuruyor ama kurye oğlan ya korkusuzluğundan ya da çelikten yapılma sinirleriyle uronsbu evladı karşısında dimdik duruyordu. O ara ya kurye oğlanın akıl dolu söylemleri ya da toknaklarıyla vurduğu yerde gül bitmemesi hasebiyle olsa gerek, kendi kendisini iyice gaza getiren uronsbu evladı, sen görürsün öldüreceğim seni diye böğürerek arabasının halk arasında bağğaaaj diye seslendirilen bölümüne doğru seğirtti. Dayanamayan ben önce bağırdım ama uzak olduğum için sesimi duyuramadım baktım olmayacak hemen polis’i aradım, hemen gelsinler diye. E tabi biraz abartmış olabilirim, çünkü herifin bagajdan ne tür bir silah çıkartacağı konusunda emin olamadığım için emniyet kuvvetlerimize karşı söylediğim masun yalanlardan birisine daha imza atarak, karşımdaki polis hanıma AKMS 47 yarı otomatik tüfek olduğunu söyleyiverdim bir anda heyecanlanarak, bunu beklemeyen polis hanım beni doğrudan başka bir birime aktardı. Herhalde silahlara, ikinci dünya savaşına ve maketlere olan ilgimi anladılar o anda, yazık lan onlarda muhabbet etmek istiyorlardır. Şöyle uzun uzadıya U botlardan, varil bombalarından, Lahti L-35 tabancalarından, nazi kasklarının ne kadar güzel şekillendirildiğinden, fırtına birliklerinden, panzerlerin önlenemez ilerleyişinden, meserşimid me-109 uçaklarından ya da daha güncel olarak en sevdiğim uçağın hala A-10 Thunderbolt olduğundan bahsedebileceğim bir emniyet birimi kurulmuş diye sevinçle bana alo aloöööö diye seslenen polis memuruna, kafamdaki diğer düşünceleri durdurarak pompalısı da var dedim, çabucak gelip uronsbu evladının amel defterini dürsünler diye. Halbuki ne keleş ne de pompalısı var hatta bu herifin emin ki pompa sorunu vardır, yaptırırken değil de yaparken bu sorun daha çok açığa çıkıyor olabilir.
Tam bu esnada yoldan geçmekte olan başka bir kurye yolda tartaklandığını hissettiği meslektaşının yanına motorunu park etti, inanın saniye geçmeden bir başkası refüjü aşarak mahşerin üç motorlusundaki yerini almıştı ki, okeyde taş çalmasıyla kahvelerde “sansar Necati” olarak nam salmış dördüncüsü, diğerlerine göre motor hacmi, beygir gücü ve mangal gibi yüreği ile ve de ateş kırmızısı kanunisiyle cehennem kuryesi bir anda beliriverdi. Bildiğin Manowar şarkısı gözümün önünde cereyan ediyordu. Grandfather who were they? They were the metal kings!!!!
Her daim aranan kan olan dördüncünün de sahnedeki yerini almasıyla; sinkaflı küfürlerin değişilmez ismi ve aynı zamanda isimsiz kralı olan uronsbu evladı kendisinden tam da beklenebilecek şekilde deminden beri küfürler edip tekmeler yumruklar savurduğu kuryeye salyalar içinde sarılmaya özür dilemeye çalışıyordu. Deminden beri uronsbu evladında şahit olduğum o dik duruş yerini evrimde bizlerden iki basamak önceki yakın akrabalarının jest ve mimikleriyle birlikte, iki ayağı üzerinde tam duramayan insansıların postürüne bırakıyor, çeliği delecekmiş gibi yapabildiği numaradan-sahte bakışlar bir sokak köpeğinin kuyruğunu bacaklarına alırken ki bakışlarına, öfkeden kudurmuş bir emme basma tulumba gibi inip kalkan şekilsiz elleri kolları esas duruşa doğru geçiyordu. Uronsbu evladı gözümün önünde evrimleşiyor hamamböceği sempatikliği seviyesine ulaşıyordu, sanırsın Gıregori Samsa. Gittiği evde tuvaleti tıkayıp sonra tıkanıklığı götü vasıtasıyla içine çekmeye çalışıp kanıtları yok etmeye meyilli misafir edasıyla o yumruk olan eller; her pozisyondan sonra hakemin yanına koşup giden eski Beşiktaşlı fitbolcu Ahmed Hassan gibi bir şey izah etmek için sürekli yuvarlanıp anlamsız bir şekil almaya başlamıştı. IQ yetersizliğinden kelimelere dökemediği düşüncelerini ellerini kullanarak ifade etmeye çalışıyordu. Hani 30 saniye önce efelenen, adamı kesen öldüren, anasının koynundan kız kaçıran, adamın mına koyan kabadayı şerefiz pislik bu değilmiş gibi göt korkusuyla bokunu yiyim ağğğğbbbiim triplerinde debelenip duruyordu.
İşte sayın okuyucularım bir süre canım abim yakarışlarından sonra bu ve buna benzer omurgasız, şahsiyetsiz, güce tapan uronsbu evlatlarının ortak tür davranışını sergileyen herif kıçın kıçın arabasına gitmeye anlayacağınız natopuk-sıvışmaya çalışıyordu. Tam bunlar olurken umarım bu herifler uronsbu evladı araya alıp döverlerken polis gelmez de haklıyken haksız durumuna düşmezler diye de içimden geçiriyordum ama gerçek hislerim ise boyun nahiyesinde motora pati attırmaları-tekerlek yakmaları vesilesiyle uronsbu evladının başının gövdesinden ayrılmasıydı ya neyse. Arabasına atlayan uronsbu evladı annesine doğru arabasını gün batımına sürerken, acaba annem eşeklerden fırsat bulup benimle ilgilenecek mi diye düşünmeye çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü bu tür yaratıkların düşünme konusunda çok da bir yol kat edemediklerine her gün sıkça şahit oluyoruz ama Allahtan eşekler işlerini biliyorlar. Neyse zaten ata sporlarımız olan kavga ve torpağğ kazan iş makinesi seyretme eylemlerinin yarısını yerine getirmenin haklı gururu ile içeri döndüm, tam kahvemden bir yudum alacaktım ki telefonum çaldı.
- Alo ben polis memuru Cengiz, bir ihbarda bulunmuşsunuz, şahıslar nerede biz geldik ama kimse yok
- Merhaba metro durağının biraz gerisinde olay oldu ama saldırgan şahıs şimdi olay yerinden kaçtı xxx marka otomobil xxx plaka numaralı
- Silah var demişsiniz gördünüz mü?
- Görmez olur muyum ama benim gözlerim 5,5 miyop size model söyleyemem. Ayrıca kurye arkadaşın hiçbir suçu yoktu şahit olduğum kadarıyla ama otomobildeki şahıs tam bir baş belasıydı.
- Tamam işbirliğiniz için teşekkür ederim.
- Robocop robocop
- Dıt dıt dıt dı dı
Görevini fazlasıyla yapmış bir vatandaşın yaşayacağı huzur ve kendinden memnuniyetle derslerime başladım. Yavrukuşlarıma Helstardan Paganini’ye kadar güzel güzel etütler verip, onların canhıraş çabalamalarına arada bir ukalalık ederek eşlik ediyordum. Tam son dersim sırasında bilmediğim bir numaradan çağrı gelmeye başladı, yeni ders talebi olabilir diyerekten hemen açtım.
- Alo
- Sen kimsin oğlum, beni şikayet etmişsin senin muğa koymaya geliyorum adresini aldım skecem seni.
- …oğlu koşarak gel, gelmezsen hakkım kalır.
Annem beni kadir gecesi doğurmuş anlaşılan, uzun zamandır içimde biriktirip de dışarı çıkartamadığım öfkem nihayet yeni bir odağa sahip olacaktı. Hemen tek bir hareketle uzayıveren demir copumu kontrol ettim, çalışıyordu. Her daim elimin altında tuttuğum shurikenlerimden ikisini sağ cebime, muştamı sol cebime, kemerime de en sevdiğim siyah bıçağımı yerleştirip herifi beklemeye başladım. Ulan gerçekten sabahtan beri kalayladım falan ama uronsbu evladı sözünün eriymiş sitenin alt kapısında belirdi arabasıyla, hemen kumanda ile kapıyı açtım, ters kapan olduğu için arabanın ağırlığı ile dört lastiği de yarıldı salağın, uzaktan ilk hamlemi yapmıştım. Arabadan inip yokuş yukarı elindeki beyzbol sopasıyla bana doğru koşmaya başladı. İçimden, yukarıda olan benim Anakin demek geldiyse de nasıl olsa boşa gidecek diye böyle bir oksijen israfından kaçındım. Sadece görmediği bir anda copu açtım ve arkamda saklayarak, koşmaktan görece yorulmuş rakibimin hamle yapmasını bekledim. Azıcık aklı olsaydı o yokuştan koştuktan sonra atletik olmayan bedeninin kendisine ihanet edeceğini bilirdi ama neyse ki ske sürülecek kadar aklı yoktu. Bir an acaba bu kadar zavallı bir yaratığa karşı merhamet mi etsem diye düşündüm ama çok çabuk bir şekilde vazgeçtim, uronsbu evladı iyice yaklaşmaya başlamıştı. Kendimi Kurgan ile karşılaşacak olan Highlander gibi hissetmeye başlamıştım, intikamını alacağım sevgili dostum, motokurye rolüyle gönüllere taht kurmuş müteveffa Sean Connory (aka Ramirez) büyük bir övgüyü hak eder. Tam gözlerinin akını gördüğüm an sağ cebimdeki shurikelerden birini fırlattım, ıskalamıştım ama öküzdoğan yanından ne geçtiğine doğru bakarken diğerini fırlatıp herifin göğsüne saplayıverdim. Vücudundan çıkan kanla afallamış toynakcan böğürürken copu alnının bitip saçlarının başladığı yere doğru kuvvetlice indirip yere düşmesini bekledim. Hani çocuklar top oynarken top öyle güzel bir kavisle süzülür de ayağınıza tam oturacağını hissedersiniz ya işte tam o anda onu hissederek yere bilinçsiz düşüşüne gelişine dömivole ile eşlik ederek kendi doğrultumda yön vererek bilimsel anlamda da iş yapmış oldum. Etrafı şöyle bir kolaçan ettikten sonra bok çuvalını eve kadar sürükledim. İnanmazsınız evimde kullanılmayan büyücek bir sauna var, herifi bağlayıp, saunayı güzelce-daha önceden çatı akması için aldığım branda ile- kapladım. Şimdi aranızdan Dexter referansı verecek, zeka dolu arkadaşlar çıkacaktır. Ne yapayım yani kanlar, organ parçacıklarını orada mı bırakayım, eve gelen misafirlerim mi görsün? Adamın asabını bozmayın.
Benim çoraplarım kokmaz, genelde temiz, titiz bir adamımdır, tahmin edeceğiniz üzere o yüzden herifin iğrenç kokan çoraplarını çıkartıp ağzına tıktım ilk iş, sonrasında insan vücudunda en fazla sinir olan bölge, yani ayak tabanlarını kemiğe birkaç milim kalacak şekilde fileto olarak kestim, artık iki ayağının üzerinde kaçamayacağını ikimiz de biliyorduk. Korku ile gözlerimin içine büyümüş gözbebekleriyle bakarak benden aman diliyordu ama yine ikimiz de biliyorduk ki bugün onun son günü, o gelişmemiş beynine kayıt edilecek son anılardı, onlarda litreally oldukça can acıtıcıydı. Profesyonelce duruma yaklaşsam fazla debelenmesine müsaade etmeden çabucacık canını alır sonra kalanından kurtulurdum. Ama bu sefer gerçekten nimetle oyun oynamak niyetindeydim. Yıllardır alet kutumda duran paslı çivilerin nihayet bir kullanımı, nihayet etle tırnak ayrılır mıymış sorusunun cevabını bulmaya, bu sefil bedende ne kadar ilerleyeceklerini görmeye fırsatım olacaktı. Oldu da kendisinden tam da bekleneceği gibi salya, sümük, mukoza sarmaşığı ve en nihayetinde altına işeyerek dünyaya sunacağı en büyük hizmetlerini sergiliyordu. Elleri yine tahmin edeceğiniz üzere pislik içindeydi, ayak tırnaklarından daha çok acıyacağını biliyordum ama bahtsız bedevi rolündeki arkadaşımız bu bilgilere yeni ulaşıyordu. Sabah asan, kesen, öldüren aslan şimdi yeni doğmuş kedi yavrusundan halliceydi, kedini tersine bu et parçası artık umut dolu değildi.
Sevgili okuyucularım bundan sonra yaşananlar sizi oldukça irrite edip, ruhunuza ızdırap verebilir o yüzden devam etmiyorum. Ama devamını merak edenler için şöyle güzel bir haber vereyim, Büllük Yayınevinden Haziran 2023 de çıkacak yeni kitabımda ….. yenilgisi sonrasında depresyona giren bir ……….nin kanlı anılarını yazdığım kitabımda hikayemizin devamı okuyabileceksiniz. Bakın farkında mısınız bilmem ama ilk kez bir konuyu bitirirken aynı anda yazımı da bitiriyorum. Partnerinizle birlikte geleceğiniz günler geçirmeniz dileklerimle.
Sevgiler ve mutlu yıllar
No Comments