Lady Obscure: Merhaba Ömer. Teklin bu hafta aniden karşıma çıktı ve çok hoşuma gitti. Sen de röportaj teklifimi hemen kabul ettin, teşekkür ederim. Kendin hakkında bize bilgi verebilir misin? Seni daha önce bir yerlerde gördük mü? Müzik ile hayatın nasıl kesişti?
Ömer Sertan: 1995, İstanbul. İlköğretim yıllarında müzik ile tanıştım. Gitarıma bir karne hediyesi olarak kavuştum. Şu anda orkestramda elektrik gitarları çalan Oğuzcan Özcan ile sınıf arkadaşı olmakla beraber müzik eğitimlerimizi almaya başladık. Çocukluktan bu yana aynı şeyleri dinliyor, aynı şeyleri paylaşıyoruz hayata dair. Keyifli bir dostlukla beraber müziği ilerlettik. 7 yıldır Solo olarak müzik icra ediyorum etkinlik ve eğlence mekânlarında. ‘’Oyun’’ ile beraber solo kariyerim başladı. Diğerleri ile devam ettirmek en büyük hayalim.
LOMM: Videoda gördüğümüz diğer müzisyenler kimler?
Ömer Sertan:
Elektro Gitar: Oğuzcan Özcan
Akustik Gitar: Yiğit Özgiray
Bas Gitar: Bahtiyar Çal
Davul: Arda Yıldırım
Keman: Rahman Er
Kayıt aşamasında ise; Sevgili Erhan Doğancıoğlu düzenlemesi ile Elektro Gitar’da Özgür Özkan, Bas Gitar’da Poyraz Kılıç imzası ile şarkımızı tamamladık.
LOMM: Şarkını çok beğenmekle beraber, tarzın biraz kafamızı da karıştırmadı değil. Sound’un köklerini rock’tan alıyor, orası kesin ama pop-rock gitarlarıyla biraz “radio friendly” tabir ettiğimiz bir havası da var. Bu bir risk mi sence? Yani seni korkutuyor mu? “Ya kimseye yaranamazsam” diyor musun arada?
Ömer Sertan: Öncelikle beğeniniz için çok teşekkürler. Tarz olarak kendimi geliştirmek için hala günlerimin içerisine yerleştirdiğim Rock müziğin önemli isimleri var. Yaşadığım Coğrafya’da etkili olmuş dönemlerin isimleri var. Sound olarak Rock müziği yansıtmak istesek de günümüz alternatiflerinden de şarkıyı harmanlamak biraz Pop-Rock tadını ortaya çıkartıyor tabii ki. Aslında korkutmuyor. Aksine yaptığımız işleri dinlediğimde ‘’Bu şarkıyı yıllar sonra aynı keyifle çalar, bundan zevk duyarım.’’ Düşüncesi aksine rahatlatıyor. Sevdiğim ve hissettiğim duyguyu kayıt ediyoruz. ‘’Yaranma’’ kaygısı sanırım bu yüzden yok. Umarım hiç olmaz.
LOMM: Parça senin mi? Kendin mi besteliyorsun? Nasıl ortaya çıkıyor parçalar, müzikal fikirlerini nasıl işliyorsun?
Ömer Sertan: Söz-Müzik bana ait. Yaşanmışlıklardan yola çıkıyorum. Yaşanmışlıkların sözlere dönüştüğü yerde, hangi duygu hangi armoni ile bu sözlerin tavrını yansıtabilirim evresine giriyorum. Ardından şu anda sizlerle buluşan şarkıya dönüşüyor.
LOMM: Prodüksiyon ve post-prodüksiyon kime ait?
Ömer Sertan: Klibimizi Sabri Ocak yönetmenliğinde çektik. Kurgu aşamasında Örsan Akgül ile beraber çalıştık. Post-Prodüksiyon ise Creative Prodüksiyon’a ait.
LOMM: Bir tekli ile hayatımıza girdin, devamı gelecek mi? Albüm var mı yolda?
Ömer Sertan: Devamı elbette gelecek. Bu bir albüm, Oyun teklisi ise tanışmak istediğim şarkımızdı. Diğer şarkılarımızın Aranje, Kayıt işleri devam etmekte. Aralarda da bu kayıtların akustik hallerini paylaşmayı planlıyoruz.
LOMM: Tekliye dinleyici tepkileri nasıl?
Ömer Sertan: Beklediğimden çok daha samimi ve yürekten cevaplar aldım. Bunlar çok önemli, daha da nicelerine ulaşmak için sabırsızlık katıyor yolun başında iken.
LOMM: Kendine örnek aldığın müzisyenler vardır muhakkak. Türkiye’den, Dünyadan? Ben biraz Cem Karaca duyuyor gibiyim.
Ömer Sertan: Elbette var. Dünyadan olarak James Alan Hetfield’ın etkisinden bahsetmemek olmaz. Sıkı bir takipçisi olarak kariyerinin her noktasında müziğe dair yapmış olduğu adımlara dikkat ediyorum. Zakk Wylde’ı da eklemek isterim bu noktaya. Ayrıca Katatonia grubunun akustik ve elektrik işlerini takip ediyorum, çok lezzetli buluyorum. Türkiye’den Cem Karaca önemli bir değerimiz. Her sahnemde sürekli anıyor, anılmasına çok seviniyorum.
LOMM: Biz dergide 8 senedir müzik kritği yapmaya alıştık, o yüzden söylemeden edemeyeceğiz. Bazılarımız vokallerdeki distortion- vocal fry kullanımının çok fazla yerde olduğunu, daha spesifik bir kullanımının daha iyi sonuç vereceğini düşündü, bazımız ise bu haliyle beğendi. Bu tür kararları kendin mi verdin? Yoksa prodüktörün ile beraber mi?
Ömer Sertan: Enstrüman kayıt sürecinin bitmesi ardından vokallerin nasıl olacağını konusunda şöyle bir yol izledim. Şarkıyı enstrümantal olarak tekrar tekrar dinledim ve stüdyoya girip tek seferde içimden geldiği gibi okudum. Çünkü; sahneye çıktığımızda da bunu yansıtacaktım. Herhangi bir matematiğin samimi olacağına inanmıyorum bu tür durumlarda. Konserler bazen yanıltabiliyor, bu yönde anılmak istemezdim tabii.
LOMM: Pandemi müzik endüstrisini fena vurdu. Sen nasıl etkinlendin? Günlerin nasıl geçti?
Ömer Sertan: Etkilendiğim durum şöyle oldu. Maddi boyuta çok değinmeyeceğim, hepimiz aynı durumdayız. Kendime hiç vakit ayırmıyormuşum onu fark ettim. Biriktirmiş olduğum bazı dergiler ile tanışma fırsatı buldum. Bunların arasına sizleri de ekledim, mutluluk ile. Sağlıklı beslenmeye yöneldim. Müziğimi icra ettim, evimden geldiği kadar sahnedeki tadı vermedi ama sıkılmadım icra ederken. Aklımda sürekli olan bir kaç hikâyeyi senaryoya dökme isteğim vardı, ona vakit ayırdım. Fırsat kolladım sanki, şu an fark ettim.
LOMM: Böyle bir dönemde albüm tekli çıkarmanın zorlukları ortada. Hele arkasından albüm de geliyorsa, konser turne olmadan yeni parçaları tutundurmak zor. Bir yandan da dijitalin avantajları da yok değil. Sen durumu nasıl değerlendiriyorsun? Hem kendin hem de ülkedeki müzik endüstrisi açısından?
Ömer Sertan: Sürekli almış olduğum bir öğüttü bu aslında Müzik sektöründeki büyüklerimiz tarafından. Fakat inandığım ve sevdiğim bir yolun yolcusuyum. İçimden gelen inancın ve oldurma isteğini vaktinde cevaplamazsam dilediğim beklentiyi karşılayamacakmışım gibi hislerim var. Her şey için geçerli bu. İçimden geldiği gibi, inandığım gibi yaptım. Bu zor günlerin geçeceğine de inanıyorum. Konserler ile çok daha fazla dinleyiciyle buluşacağımıza inanıyorum. Ve bir an önce buluşacakmışız gibi de sevgili orkestra arkadaşlarım ile beraber sürekli elektrikli ve akustik hallerini yansıtan provalardayız.
Müziğin her şeyden önce sustuğu, önünün kesildiği şartları yaşıyoruz. Biraz daha anlayış barındıran kararların hayata kavuşmasını diliyorum.
LOMM: Gelecekle ilgili plan ve beklentilerin neler?
Ömer Sertan: Gelecek kaygısı barındıran biriyim. Müziğe dair adımlarımı atmaya başladım, sürekli üretiyorum, yazıyor ve çiziyorum. Yakın zamandan bahsetsem çok daha anlaşılır olacak aslında. Konserler ile buluşmak ve dinleyicilerimiz ile karşılıklı teşekkürleşmek en güzel beklentim bu bugünlerde.
LOMM: Stüdyo mu sahne mi, sence hangisi daha heyecanlı?
Ömer Sertan: Stüdyo’dan şöyle bahsedebilirim; Yeni bir şey doğuyor ve şahit oluyorsun. Sen yazıyorsun, sen okuyorsun. Bekliyorsun, sabrediyorsun, yoruluyorsun.. Çok keyifli ama.. Elbette bir sahne değil. Sahne’de seyirci ile olan diyaloglardan tutun ve seyircilerin bazı eserlerin henüz intro’sunda bile o küçük salonun içerisinde verdiği tepkinin güzelliği muazzam bir heyecan, muazzam bir keyif.
LOMM: En sevdiğin albüm?
Ömer Sertan: Zor bir soru, tek seçeneğim olsun istemiyorum.
Türkiye’den; Mor ve Ötesi ‘’Dünya Yalan Söylüyor’’
Dünya’dan; Zakk Wylde –Black Label Society- ‘’Catacombs of the Black Vatican’’
-Değişkenlik gösterebilirler-
LOMM: Bu akşam istediğin 5 film karakteri ile yemek yeme şansın var. Kimlerle yemek yiyorsun?
Ömer Sertan: Lucifer (Dizi)
-Tom Ellison
-Chloe Decker
-Mazikeen
-Amenadiel
-Ella Lopez
Çok keyifli geçmez miydi?
LOMM: Haha kesinlikle 😀 Bitirirken seni takip edenlere söylemek isteyeceğin neler var?
Herkese sonsuz teşekkürler sunuyorum. Nicelerine ulaşmak dileklerimi iletmek istiyorum. Sunmak istediğim çok fazla duygu, çok fazla hikâye, çok fazla tebessüm mevcut. Sağlıcakla ve müzikle kalın. Teşekkürler.
No Comments