Kırk beş dakika, tek perdelik, bana göre fazla didaktik ve kopuk, tek kişilik bir oyun.
Yerde kanlar ve korku içinde yatarak başlayan sahne akışı, eğer doğru anladıysam hikaye anlatısı boyunca lineer zaman olarak ilerlerken, görselde (dekor & kostüm) ters zamanda ilerliyor. Yara bere içindeki öğretmenimizin hayat hikayesini dinlerken, görünüşünün toparlanışını, temizlenişini izliyoruz sahne sahne. Ben bu şekilde yorumladım ve oyunun bu yönünü beğendim.
Selena Demirli’yi de tebrik ediyorum. Bence güzel bir performans sergiledi. Parlak ya da çok iyi diyemeyişimin sebebi bana göre metin ve kurgu. Her sahne geçişiyle birlikte, Şenay öğretmenin ayrı bir hikayesini dinledik. Fakat hikayeler bir bütünü oluşturmadılar. Birçok şey havada kaldı ve kopuk kopuk ilerledi, bu yüzden de oyundan çıktığımda hissettiğim tek şey sıkılmış olduğumdu.
Sanki bu oyun 45 dakika değil de 75-80 dakika olsa ve verilmek istenen mesajlar – ki hepsi oldukça değerli – hikayeleştirilmiş bir şekilde, yumuşak geçişlerle verilse çok daha iyi olur. Şu haliyle bam bam bam, mesaj ve demeç kasıyormuş gibi bir tat bıraktı bende. Seçilen müzikler, şarkı sözlerinden alıntılar, slogan vâri cümleler derken tiyatro oyunu izlemekten çok didaktik bir dinletiye katılmışım gibi hissettim.
Açıkçası oyundan beklentim çok başkaydı, beklediğimi bulamadım.
No Comments