Tek perde, 75 dakika, sahnede dört harika oyuncu, enfes bir metin, kurgu alanı size yaşatan detaylı bir dekor ve duygu seli bir oyun. Emeği geçen sahne önü ve arkası tüm ekibe tebrikler, ayakta alkışlar.
Şu anda devam eden, pandemi öncesi izlediğim Eylül adlı oyundan tanıdığım Uğur Kanbay yine yazmış yazacağını, konuşturmuş yönetmenliğini. Eylül’de gerçek hikayelerden alıntılar vardı, Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur da bir o kadar gerçeğe dayanan bir oyun bence. Hepimizin bildiği, duyduğu, gördüğü, tanık olduğu ya da seyirci kaldığı bir kent öyküsü de diyebiliriz.
Oyun boyunca benim çok sevdiğim bir tarz olan mizahın uç noktalara dokunması, en ağlanacak yerde sade bir espriyle bizleri kahkahaya boğması başarılıydı. Her konunun, her ânın mizahı bence yapılabilmeli. Bu oyunun metni öyle damarlara dokunmasa da kendi içerisinde yoğun bir hüzün, kayıp barındırmasına rağmen bu tansiyonu çok güzel kullanmış. İzlerken çokça gülüp, yer yer de gözleri dolduran koca bir performans izledik bu gece.
Konuya nereden değinsem seyir zevkini kaçırma ihtimalim olduğunu düşündüğüm için oralara girmeyeceğim. Alt metin olarak biraz üzerine kafa yorarsak sanırım birçok konuya göndermeler mevcut. Polis, Kürt dışlanması, önyargılar, büyük kent hayatının güvensizliği, başlık parası, töre gibi gibi. Haklarını vermeliyim, oyunun içerisinde ufak ama bence oldukça iyi yerleştirilmişler.
Oyunculuklara gelirsem hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Muhteşem bir ekip izledim. Uyumları muazzamdı. Performansları hep birlikte parladı. Büyük alkışı hakediyorlar. Işıkları, seyircileri bol olsun.
Kostümler, ışık ve dekor, karakterleri, metni, hikayeyi tamamlayıcı en büyük unsurdu. Oldukça başarılı buldum.
Uzun lafın kısası dört dörtlük bir oyun izledim bu akşam. Herkese tavsiye ediyorum. Mutlaka zaman ayırın, gidin.
No Comments