Specials Türkçe İçerik

SEYİRCİ KOLTUĞUNDAN BAKIŞ: ARAMIZDAKİ MESAFE

Yaklaşık 80 dakika, tek perde, tek kişilik, çok sesli bir oyun.

Hikayeleri başka doğrultuda ilerlemiş iki Bülent’in, gerçek yaşamlarından güzel bir uyarlama olmuş. Amca Bülent, köyden büyük şehre şeyhden tövbe almaya, cemaate katılmaya giderken; yeğen/günümüzdeki Bülent ise şehirde, dindar bir aileden seküler kültüre, tiyatro ekiplerine doğru yolculuk ediyor. Biz seyircilerin kafasında sanırım ilk girizgahta benzer soru oluşmuştur: ‘Bu iki hikaye nasıl paralel olabilir?’
İşte oyun tam olarak nasıl benzer mücadelelerden, sadece farklı anlamlardan geçebileceğimizi bize gösteriyor.

Hem yazarı hem oyuncusu olan Bülent Gültekin’i tebrik ediyorum. Çok güzel hazırlamış. Doğal, içten, performanslı oyunculuğu, mikrofonla yaptığı etkili hikaye anlatıcılığı, duygu ve mizah geçişlerini ustaca ortaya koyuşu… İlk kez izledim, ürettikçe izlemeye devam edeceğim.

Oyunla ilgili diğer çarpıcı şey; sahne, ışık ve ses tasarımıydı. Sekiz hoparlör ile oluşturulmuş 360 derece ses ve oyuncu-dış ses katkılarıyla, sahnede bir kişi değil, koca bir ekip izlemiş oldum. Işıkla yapılan zaman ve mekan geçişleri de odaklı, takibi anlaşılır bir şekilde izlememi sağladı.

Minik bir spoiler uyarısı verip şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Tiyatrolar.com’da gördüğüm bir yorumdan yola çıkarak, oyunun sonunda bence müthiş bir “Çehov’un silah prensibi” durumu var. Ama burada patlayan şey silah değil, babadan gelen mektup.

Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Sezonda mutlaka izlenmesi gereken oyunlardan. Işığı ve seyircisi bol olsun.

You Might Also Like

No Comments

    Leave a Reply