Specials Türkçe İçerik

SEYİRCİ KOLTUĞUNDAN BAKIŞ: BANA BİR AKIL LAZIM (BİR ALZHEİMER’İN ANILARI)

Yaklaşık 50-55 dakikalık, tek perde, tek kişilik, sade dekoru, müthiş oyunculuğu, dertlerini şakalı, düşündüren bir dille bizlere aktaran güzel oyun.

Oyuna bilet alırken, harika bir oyunculuk izleyeceğimden emindim. Fakat, alttan alta oyunun isminden ötürü ağır, zorlanarak izleyeceğim bir konu olacak düşüncesiyle gittim. Yersiz bir önyargı geliştirmişim. Çünkü oyunun bu hastalıkla ya da bu hastalıkla mücadele edişle ilgisi yok.

Mustafa adlı karakterimiz önce geliyor, bize biraz kendini tanıtıyor. Ardından bir amcayla tesadüfen karşılaşıyor. Amca onu tanıdığını söylüyor fakat Mustafa hatırlamıyor. Kimsin, kimlerdensin, neredensin derken geçmiş ve günümüz arasında, hatıralar denizinde git gele başlıyoruz. Böylece Mustafa’nın hayatından kesitlere, onun hikayesine tanık oluyoruz. Ya da hatırladığı kadarına mı diyelim?

Oyunun dilini çok beğendim. Metnin yazarı, yönetmeni Sabahattin Yakut’un ellerine sağlık. Memleketimizin birçok yarasına, soru işaretine değinmiş. Bunu da ustalıkla yapmış. Sizi önce güldürüyor, sonra güldüğünüz şey aslında buna sebep oluyor deyip tokadı çarpıyor. Oyundan çıktıktan sonra da düşünmeye devam ederken buluyorsunuz kendinizi.

Bir ayrı paragraf da Mustafa Kırantepe’ye. Geniş bir sahnede, bir adet ahşap sandalye ve kendisi. Birden fazla karakter. Kimi kadın kimi erkek, kimi şiveli kimi tertemiz diksiyonlu, kimi deli kimi akıllı, kimi şarkı söyleyen kimi detone… Hepsini öyle güzel canlandırdı ki, performansıyla o geniş sahne yetmedi ona adeta. Tebrik ediyorum. Alkışı, seyircisi bol olsun.

Siz de benim gibi, oyunun başlığından ötürü çok ağır gelir gibi bir düşünceniz varsa bunu kafanızdan atabilirsiniz. Mutlaka listenize almanızı önereceğim bir oyun. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık.

You Might Also Like

No Comments

    Leave a Reply