80 dakika, tek perde, bence çok iyi kurgulanmış, harika bir oyun.
Aslında 80 dakika demek de biraz haksızlık denilebilir çünkü mekana giriş yaptığınız saatten itibaren oyun aslında başlamış oluyor. Bunun farkına ise oyunun resmi başlangıç saatinden bir süre sonra farkına varıyorsunuz. Bu hoş kurguyu, mekan tasarımını ayrıca beğendiğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Gittiğim tüm sahnelerde duvarlarda nelerin asılı olduğuna, mekanı, sahneyi dikkatle incelemeye vakit ayırmayı severim. Benim için rutin olan bu şeyi yaparken, bu akşamın özel bir dokunuşu olduğunu bilmeden yapmışım. Oyuna gideceklere önerimdir; biraz erken gidin ve şöyle etrafınıza bir bakın. Gözlemleyin, dinleyin. Pişman olmayacaksınız.
Oyunun yazarı ve oyuncusu Ayça Bildik’e bu akıcı ve vurucu hikayesi, ders niteliğindeki müthiş performansı için teşekkür ediyorum. Ayakta alkışlıyorum. Hayran kaldım. Çok doğaldı, samimiydi, duygu doluydu. Hatta o kadar doğaldı ki Ayça Bildik’i unuttum. Onun mimar Deniz Deryacıgil olduğuna yemin edebilir, Atölye Limon’un kapanmaması için geldiğimiz destek akşamında beklenmedik bir sürprizle karşılaştığımıza sizi ikna edebilir şekilde salondan ayrıldım.
Yönetmen Hakan Emre Ünal’a da bir kere daha selam olsun. Yine çok güzel bir işe imzasını atmış. Onun dokunuşlarının bende bıraktığı lezzet bir başka oluyor.
Oyunun konusuyla ilgili ekstra bir yorumda bulunmuyorum çünkü tiyatrolar.com’daki oyun özetinde yeterince anlatılmış.
Bütünüyle emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Seyircisi, ışığı bol olsun. Mutlaka listenize alın derim.
No Comments