İstanbul Devlet Tiyatrosu’ndan klasik bir tiyatro örneği izledim bu gece. Sahnede mesleğine aşık bir aksesuvarcı. Bir sonraki günkü sahnenin hazırlığını yapmak için oraya geldiğinde karşısında o akşamki iptal olduğunu bilmedikleri bir oyunu, temsili izlemeye gelmiş olan biz seyircileri buluyor. Önce bir panik ve ne yapacağını bilememe hâli yaşasa da kısa bir süre içinde önce o bize, sonra da biz ona alışıyoruz. Ve Josef Bieder’in gözünden, hatta onun aracılığıyla sahne arkasının dedikodularından tiyatro ve opera dünyasına bir göz atıyoruz.
Belgesel tadında bir oyun izlemişim hissiyle ayrıldım bugün tiyatrodan. Yer yer tebessüm ettik, yer yer ufak kahkahalar attık hep birlikte. Samimi bir şekilde Josef Bieder’in anılarını dinledik, anıları aracılığıyla da sanat dünyasını biraz daha içinden öğrendik. Güzel bir tesadüf ve zaman geçirdiğim bir akşam oldu benim için.
Sahnedeki dekor ve aksesuvarlar, Josef Biedere yakışı derecede iyiydi.
Murat Karasu, yalın oyunculuğu ile tüm içtenlikle kendisini izlettirdi. Işıklar kapanıp açıldığında bile bizim için o hâlâ Josef Bieder’di.
Emeği geçen herkese tebrikler ve büyük alkışlar.
No Comments