Oyuncuların sahnedeyken böyle eğlendikleri, serbest çağrışımlar ya da kaçamak gülüşmeleri yapabildikleri oyunları farklı bir yerden seviyorum. O doğallık, göze batmadan, abartısı olmadan, oyun süresinin içine öyle yedirilmiş oluyor ki bazen, izlerken onlarla birlikte eğleniyor buluyorsunuz kendinizi. Kundakçı, bu tipte izlediğim ve beğendiğim oyunlar listesine üst sıralardan girmiştir.
Ara dahil yaklaşık 140 dakika süren, iki perde, perdeler arası oldukça dengeli, bol kahkahalı, güzel göndermeli, güncele göz kırpan, çok keyifli bir oyun. Oyuncu kadrosu ve sahne arkası, başlı başına bu oyuna beklentiyi yükseltiyor zaten. Muharrem Özcan’ın yönetmen olduğu bu sene izlediğim üçüncü oyun. Ayrıca bu sefer kendisini oyuncu olarak sahnede de izleme fırsatı buldum. ‘Acındırma Propaganda Birimi’ ve ‘Kızlar ve Oğlanlar’ oyunlarına gitmiştim. Kundakçı, bu üçlüde birinci sıraya net bir şekilde oturdu.
Oyunculukların hepsini ayrı ayrı beğendim. Ama birkaç isme ekstra değinmek istiyorum. Herostratus rolündeki Tuna Kırlı, Kleon rolündeki Haluk Bilginer, Tissafernes rolündeki Muharrem Özcan. Bu üçlü başka bir seviyedeydi. Canlandırdıkları karakterler, tam olması gerektiği gibiydi ve performansları çok iyiydi. Öbür yandan Klementina rolündeki Tuğçe Karaoğlan, oynadığı karakterde Efes hükümdarı Tissafernes’in karısı ve o toprakların en güzel, en çarpıcı kadınını canlandırırken daha yırtıcı, daha küstah, daha kraliçe olabilirdi gibi geldi. O karakterin tadı damağımda kaldı diyemedim.
Oyunun oynanış ve sunuş şeklinde adeta 16-17. yüzyıl, pazar yerinde oynanan bir tiyatro oyununa rast gelmek ve eğlenceli bir gün geçirmek gibiydi. 1972 yılında, böylesi bir Yunan tiyatrosunun yazılmış olması ve bunu günümüzde izlemek ayrı bir zevkti gerçekten.
Bir tek sonundan emin olamadım. Hatta bu metnin orijinalinde de son böyle mi diye merak edip oyundan sonraki gün oturup baştan sona okudum. Çünkü son yıllarda bir çok sinema filminde gördüğümüz açık uçlu bir son ile seçim bize bırakılmış. İki saat boyunca olayların başlangıcı, gelişmesi, kurgusu, Herostratus’un neden Artemis Tapınağı’nı yaktığı, nasıl yaktığı, bundan çıkarı, çıkarına ha ulaştı ha ulaşacak, ya ulaşabilecek mi acaba diye bizi muazzam bir şekilde kıvama getirdi getirdi… Sonrası size ait deyip perdeyi kapattı. Yaratılan o komik hava bozulur diye mi düşündüler merak ediyorum açıkçası. Ama yönetmen ve ekibin tercihidir, yorumudur.
Emeği geçen tüm ekibe tekrardan büyük alkışlar ve tebrikler. Mutlaka gidilesi ve keyif alınması garanti oyunlardan. Listenize alın derim.
No Comments