Tek perde, yetmiş beş dakika, bitmesin istediğim harika kukla tiyatrosu. Dün akşam Mahal Galata’da izledim. Doymadım, doyamadım. Dört yıl önce Bir Yıldız Batıyor adlı kukla tiyatrosuna gittiğimde de benzer hisleri yaşamıştım. Keşke bu tip işler daha çok yapılsa.
Öncelikle Gökhan Yılmazer’i tebrik etmek istiyorum. Bu oyunun hem yazarı, hem yönetmeni, hem kukla oynatıcısı hem de oyuncusu. Muhteşem bir hikaye yaratmış. Eşya Dünyası üstüne kurulu hikayesi o kadar etkileyici ve akıcıydı ki, oyundan sonra eşyalara bakışım tamamıyla değişti. Özellikle de çorap ve külotlara ;).
Oyunun kısaca konusuna değinecek olursam; Naif Bey’in çorap olarak örülmesinden kukla oluşuna kadar ki hayat serüvenini bizzat kendi ağzından dinliyoruz. Bir çorap bir insana nasıl atanır mesela? Veya neden kaçar? İş tanımında neler eksiktir? Bir çorabın ne gibi şikayetleri olabilir? Hangi eşyalar kindardır? Külotlar neden futbolu daha iyi oynar? Evet, bu soruların her birinin cevabı bu oyunda mevcut. Ve emin olun hiçbiri absürd değil. Oyuna gidip Naif Bey’in hikayesini dinlediğinizde hepsini anlayacaksınız.
Bu özgün ve muhteşem üretime mutlaka zaman ayırın. Türkiye’nin birçok iline gidiyor Gökhan ve Naif Bey. Şu ana kadar 249 oyun oynamışlar. Daha nicelerine diyorum. Kocaman alkışlar.
No Comments