50-55 dakika, tek perde, sürükleyici bir oyun. Hikayemizin baş kahramanı kendi tabiriyle “vasat” biri olsa da bize aktarımı hiç de öyle değil.
Brot tiyatro ekibiyle “Elveda Bay Haffmann” oyunuyla tanışmıştım. O zaman ‘ilk izleyişim ama ürettikleri müddetçe son olmayacak eminim,’ demiştim. Bu yeni, tek kişilik oyunlarını da yine beğendiğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Merak uyandıran bir iş ortaya çıkarmışlar.
Vasat diye kendini niteleyen Faruk isimli bir hasta bakıcının, aslında hiç de vasat olmayan hayal dünyasına katman katman girerek, onun ve sorumlu (biraz da(!) takıntılı) olduğu hastası Saraylı’nın arasındaki ilişkiyi izliyoruz. Her şeyin daha iyi olması için kendisini bir cevap arayışına iten, pes etme noktasına gelene kadar bu arayışı sürdüren, önce etrafı sonra da kendi içinde bunun dışlanmışlığını yaşayan Faruk, cevabı buldu mu? Her şey daha iyi oldu mu? İzleyip kendiniz karar verirsiniz. 🙂
Cem Arslan’a ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Muhteşem bir performanstı. Karakter ve duygu geçişleri, ses, artikülasyon, inanmışlık, beden dili, mimikler… Bütünüyle harika bir oyunculuktu. Ayakta alkışlıyorum.
Brot tiyatro ekibine, bu yeni üretimleri için teşekkür ediyor, devamını diliyorum. Seyircisi, ışığı bol olsun.
No Comments