Sanatı, tiyatroyu kolonla sevdiren, öğreten Kumbaracı50’den yine muazzam keyifli ve samimi bir oyun. Volkan Çıkıntoğlu’nun yazdığı Gülhan Kadim’in yönettiği bu fukara mahallesi hikayesi, birçoğumuzun ucundan kıyısından köşesinden göbeğinden yaşadığı, tecrübe ettiği bir gerçeklik üzerine kurulmuş adeta. Ve sadece kurulmamış, o gerçekliğin kendisi olmuş. Altmış dakika süren oyun boyunca kendimi o mahallede hissettim. Rıfat’la, Fatma ablayla, Müjgan’la ve daha ismini hatırlayamadığım bir sürü mahalleliyle sanki yılllardır beraber yaşıyormuşçasına bir akşam geçirdim bugün. Bu tek kullanımlık hayatta, bizlerle o tek kullanımlık hikayelerini paylaşan Melih’e (Murat Kapu), Cevdet’e (İsmail Sağır) ve Orhan’a (Meriç Rakalar) tekrar tekrar teşekkürler. O unuttuğumuz mahalle kültürünü tekrar hatırlattınız. Sağolun varolun.
Oyunu öyle sevdim ve benimsedim ki, yukarıda dediğim gibi, oyuna değil de mahalleye gidip gelmiş gibiyim bu kelimeleri yazarken. Tamamen doğal ve sahici bir performans, sade ve gerçekçi bir metin, hayatın içinden dolu dolu mizah ve inanılmaz oyunculuklar. Bizlerden önce onlar öyle keyif aldılar ki sahnede, sizin de bu keyfe ortak olmamanız mümkün değil. Kocaman alkışlar hepinize.
Dekor ve ışık, bence müthiş tasarlanmış. O terası, o taksiyi, o berberi, o mahalleyi gözlerimle görmüş kadar oldum. Bence dekoru daha da canlı duyumsatan bir önemli faktör de akapella olarak yapılan katkılar. Bayıldım!
Neresinden değinsem spoiler olacak veya hikayenin tadı kaçacak diye çekinmenin tatlı bir heyecanıyla yazıyorum bu yorumu. Tavsiye ediyorum, mutlaka gidin. Hatta bir an önce gidin çünkü tahminen sezon boyu kapalı gişe oynayacaklar.
Herhangi bir kişiyi bir adım öne koyamadığım bu bir bütün ve muazzam ekibe, ürettikleri bu proje ve yenilerinin gelmesi adına büyük alkış ve teşekkür.
No Comments