Sanırım 70 dakika süren, düşüncenin sınırlarını zorlayan, etkileyici, özgün bir oyun. Murat Gülsoy’un aynı isimli kitabından uyarlamışlar. Kitabı okumadım, ama oyundan çıktıktan sonra mutlaka okumalıyım dedim. Çok enteresan bir zihin deneyimini anlatan oyunda ana karakterimiz Mirat’ın zihnine, fiziksel olarak ölmüş olan Esra ve Tuncay’ın zihinleri, anıları nakil ediliyor ve bunu yalnızlığına çare olarak gören Mirat’ın gözünden üç kişilik bir yaşayış izliyoruz.
Oyun boyunca bu nakil deneyi gerçekleşse sahiden insan başkalaşır, gelişir mi yoksa tam anlamıyla kafayı yiyip iyice benliğini kaybeder ve delirir mi diye düşündüm durdum. Bu düşünce temeli üzerine örülmüş olan duygu hâli beni oyuna büyük derecede bağladı. Üzerine tekrar tekrar düşünülmesi gereken metin detayları ve konunun ağırlığına rağmen sıkılmadan, kopmadan izledim. Keyifli bir oyun beklemeyin. Bir akşam eğlencesi olarak bence değerlendirilmemeli. Çoğunlukla bilim-kurgu filmlerinde görmeye alışık olduğumuz düzeyde etkileşimler vardı bence. Merak uyandırıcı ve başarılı buldum. Bu tarzda, oyun sırasında ve oyundan sonra üzerine düşünmeyi sevenlerdenseniz mutlaka gidin. Aradığınızı bulacaksınız.
Oyuncuların performanslarına gelirsek oldukça uyumlulardı. Sabahattin Yakut (Mirat) ve Ümit Erlim (Tuncay) biraz daha öne çıktı diyebilirim. Ama bunda Ceren Boz’un canlandırdığı Esra karakterinin de biraz geri planda birini canlandırmasından olabilir. Nihan Işık’ın sözsüz performansı olan kamera kullanımı yerinde ve kaliteliydi. Hepsine alkışlar.
Işık ve dekor, bence bize Mirat’ın zihninin içini gayet hoş bir şekilde yansıttı. Emeği geçenlerin eline sağlık.
Güzel bir uyarlama olmuş. Kitabı okuduktan sonra üzerine tekrar düşüneceğim. İzlemenizi tavsiye ederim.
No Comments