75 dakika, tek perde, tek kişilik, bir derdi olan ve derdini mizah ile çok keyifli bir şekilde bizlere aktaran güzel oyun.
Öncelikle şunu söylemek isterim. Bu sezon izlediğim ikinci Deniz Madanoğlu’nun kaleminden çıkma bir oyun. Bundan sonra her oyununu takip edeceğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Ellerine sağlık.
Ve hemen Merve Polat’a da ayrı bir başlık açalım. Ben kendisini Rabarba aracılığıyla tanıyorum. Harika bir enerjisi olan, sahneye çok yakıştığını düşündüğüm, düne kadar canlı izleme fırsatı hiç bulamadığım birisiydi. Muhteşem bir performans. Birbirine zıt duygular arasındaki geçişleri, inandırıcılığı, sahnedeki temposu, enerjisi, oldukça hızlı ama sıfır hatalı diksiyonuyla kendisini tebrik ediyorum. Işığı, sahnesi, seyircisi bol olsun.
Oyuna gelecek olursa, esas derdi oyunculuk dünyası. Özellikle “yan rol” diye geçen, çok iyi oyuncuların, tiyatrolarda veya bağımsız sinemada küçük roller alabildiği fakat kendilerini gösterme imkanı bulamadığı bu görsel sanat dünyasında, çalışan çabalayan debelenen kadın oyuncuları dert edinmiş bir oyun. Kimi ailesini ikna edemediği ya da karşısına alamadığı için oyunculuk hep bir hayal olarak kalan kadınlar. Kimi fiziği, görünüşü ana akım dizilerde rol verilmeye(!) müsait olmayan kadınlar. Kimi ortamlarda hep iyi arkadaş olarak bilinen, cazibeleri farkedilmeyen kadınlar… Merve Polat’ın canlandırdığı Canan bunların hepsi işte. Karşımıza bir şans eseri çıkıyor ve başından geçenleri, maruz kaldıklarını, nelerle mücadele ettiğini, bu dünyanın tüm artılarını eksilerini bir kadın gözünden tek tek anlatıyor. Zamanı olsa daha neler neler anlatırdı kim bilir.
Oyunun mizahı, yer yer doğaçlama bir şekilde seyirciyle interaktif kısımları, oyuna büyük renk katıyor. Tam böyle sizi dibe doğru götürürken birden duygu akışı değişiyor ve kahkaha atarken buluyorsunuz kendinizi. Ben çok beğendim.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Alkışınız bol olsun.
No Comments