Yetmiş beş dakika, tek perde, meydan sahne düzeniyle ve altı kişilik oyuncu kadrosuyla bu sezon başlayan keyifli oyun. Kadıköy Boa Sahne’nin üretimi olan bu oyun, tanıtım özetinden anlaşılacağı üzere, kimi yıllar sonra kimi nispeten daha sık görüşen, yılların lise arkadaşları arasında geçen bir akşam yemeğini konu ediyor. Sıradan bir akşam olarak başlayan senaryo, beyaz yaka klişeleriyle dolu sohbetlerle geçip giderken birden davetsiz bir misafirin gelişiyle yön değiştiriyor. O saniyeye kadar oyun biraz hantal gidiyor diye düşünmüştüm. Fakat, o kırılma noktasından oyun sonuna kadar akıcı, sürprizi bol, gerilim ve komedi dozu dengeli bir oyun seyrettim diyebilirim.
Meydan sahne düzeninde izlediğim oyunlarda, bazen bir “Acaba fazla sırtı dönük an olacak mı?” diye düşünürüm. Fakat bu oyunda oyuncular sahneyi gayet iyi kullandılar. Ben de olayların akışına kapılıp gittim.
Oyunculuklar için tek diyeceğim hepsine, beraber, kocaman bir alkış. Her biri karakterini tam olması gerektiği dozda ortaya koydu bence ve hiç rol yapıyor gibi değillerdi. Bizzat o kişilerdi sahnede.
Yazılmış olan karakterlere, onların gerçekliklerine bayıldım. Zeynep, Ceyda, Esin, Mithat, Ali ve Kemal. Al bunları, sahneden dışarı, gerçek hayatın içine koy. Var işte böyleleri der, geçip gidersin. İşte o kadar gerçek. Tebrik ediyorum.
Oyun izlerken bana Perfetti Sconosciuti filmini hatırlattı. Türkiye uyarlaması da (Cebimdeki Yabancı) yapılan bu filmin tadında, keyifli bir oyun. Emeği geçen tüm ekibe alkışlar. İzlemenizi tavsiye ederim.
No Comments